Merhaba sevgili Türkiye aşığı öğrenci arkadaşlarım, bu yazıya başlarken amacım sizlere bizim için çok önemli ve değerli olan İstiklal Marşımız ile ilgili yazılmış en iyi ve en anlamlı kompozisyonları sunmak. Fakat uzun uzun sayfalarca ayrıntılı bir şekilde yazılan kompozisyonlar yerine burada fazla okuma alışkanlığı olmayan ve çok okuyunca canı sıkılan öğrenci arkadaşlarım için aralarından en anlamlılarını ve kısa ve öze diyebileceğim tarzdakileri seçtim. Umarım beğenirsiniz…
İstiklal Marşı Kompozisyon
Her milletin bir milli marşı vardır. Bu marş o milleti temsil eder, o ülkenin kazandığı zaferler, kuruluşu, millet olmak uğruna verilen emekler bu eserlerde anlatılır. Milli marşlar resmi törenler, ulusal toplanmalar, farklı milletlerin içinde tek bir devleti temsi etme gibi amaçlarla çalınırlar ve o milletin duygularını dile getirirler.
Türk milletinin de milli marşı İstiklal Marşı’dır. İstiklal Marşı, düzenlenen bir yarışmada Mehmet Akif Ersoy tarafından yazılarak birincilik kazanmıştır. Ancak büyük şair yarışmayı kazandığı halde hak ettiği ödülü almamıştır. Bu marş Türk milletine “korkma” diye seslenerek başlar ve Türk milletinin bağımsızlığının sonsuza dek süreceğini vurgular. Marşın bütününde Türk milletinin kazandığı kurtuluş mücadelesi, bağımsızlık uğruna verilen şehitler ve akıtılan kanlar, vatanı korumanın önemi ve gerekliliği gibi konular işlenmiştir.
İstiklal Marşı çalındığında hepimizin içi büyük bir gurur ve milli duygularla dolar. Geçmiş günleri ve atalarımızı hatırlayarak onlara minnet duyguları ile dolar taşarız. Her Türk genci İstiklal Marşı’nı duyduğunda bu tarihin nasıl yazıldığını hatırlamalı ve marşımızı gururlu ve yüksek sesle başı dik olarak okumalıdır. Unutulmamalıdır ki İstiklal Marşı bize armağan edilen bağımsızlığın marşıdır. Atalarımızın yerinde rahat uyuması için bu vatana sahip çıkmalı, bayrağımızı gökyüzünde dalgalandırmalı ve İstiklal Marşı’mızı yüksek sesle okumaya devam etmeliyiz.
İstiklâl Marşı İle İlgili Kompozisyon
Milli marşlar, hürriyet, özgürlük, kahramanlık ve coşkuları ifade eden eserlerdir. Resmi tören ve toplantılarda önemli günlerde milli marşlar çalınarak ve söylenerek bu duygular ifade edilmiş olur.
Milli marşımız, İstiklâl Marşı, Türk ulusunun, hürriyet özgürlük, kahramanlık ve coşkularının ifade edildiği bir marştır. Kurtuluş Savaşı sonrasında, Türk ulusunun özgürlük ve hürriyet duygularının bir ifadesi olarak, şair Mehmet Akif Ersoy tarafından yazılarak, Osman Zeki Üngör tarafından bestelenmiştir.
Türk halkının Kurtuluş Savaşı’nda vermiş olduğu kahramanca mücadele, hürriyet özlemleri, kahramanlıkları ve millet olarak yaşadığı coşku milli marşımızda anlatılmaktadır. Her ülke marşı söz ve müzikle ifade edilmese de İstiklâl Marşımız söz ve müzikle birlikte icra edilmiştir. Sözleri müziğinin sağladığı etkiyi daha da anlamlaştırmıştır ve sonucunda Türk halkını temsil etme görevini elde etmiştir. Milli marşımızı nerede duyarsak, ayağa kalkar, düzgün bir duruş sergileyerek ve ulusumuzu temsil ettiğinden dolayı saygımızı göstererek, onu dinler ve iftihar ederiz. İstiklâl Marşımız milli duygularımızı en yüksek seviyelere ulaştıran ve bize geçmişimizi hatırlatan bir marşımızı olduğundan ona her zamaniçin gereken saygı ve değeri veririz. Aynı zamanda geçmişimiz ile geleceğimiz arasındaki önemli bir köprü olarak da görmeliyiz.
İstİklal marşı hakkında kompozİsyon
İstiklâl Marşı’nın yazıldığı tarihte Anadolu’nun birçok şehri işgal altındaydı. Çok büyük bir devleti dört yıl gibi kısa bir sürede kaybeden Türk milletinin bağımsızlığı tehlikedeydi. Halk perişandı. Yoksulluk çok fazlaydı. Çok fazla şehit veriyorduk.Bütün gençlerimiz cephelerde şehit oluyordu.En kötüsü de Türklerin bağımsızlığı tehlikedeydi.Askerlerin ve halkın morali bozuktu.Çok kötü günler geçiyorduk.
Halkın ve askerlerin morale ihtiyacı vardı ve ülkenin Milli Marşı yoktu. Bu sırada bir şiir yarışması düzenlendi. Bir çok şair katıldı. Ancak bu şairlerin yazdıkları şiirler yeterli bulunmadı. Başta Mehmet Akif Ersoy bu yarışmaya katılmadı. Çünkü kazanana para ödülü vardı. Türk milletinin vatanseverliğini para için anlatmak ona ters geliyordu. Bu yüzden katılmamıştı. Ama o zamanki Maarif Vekili Hamdullah Suphi’nin ısrarı üzerine yarışmaya katıldı. Yarışmaya toplam 724 şiir katılmıştı, ancak içinde en çok beğenilen ve milli marşımız olmasına karar verilen şiir Mehmet Akif Ersoy ` un şiiri olmuştur. İstiklal Marşımız her okuduğumuzda tüylerimizi diken diken eden her okuduğumuzda çok etkilendiğimiz bir şiirdir. Bu şiirin içinde birçok anlam vardır. Ne şartlarda savaştığımız , Türklerin bağımsızlık isteği , Türklerin kazanma isteği, gibi Türkleri anlatan bir çok duydu vardı.İşte bu yüzden bu şiir bizim milli marşımız olmuştur.Mehmet Akif İstiklal Marşını halka ve askerlerimize armağan etmiştir. Milli Marşımız bizim için bir bayrak kadar önemlidir. İşte bu yüzden her yıl 12 Mart da İstiklal Marşı’ nın Kabulu ve Mehmet Akif Ersoy’u anma günü kutlarız. İşte bu yüzden her pazartesi günü sabahları Milli Marşımızı söylüyoruz. Her türk vatandaşının yapması gerekende budur. Milli değerlerine sahip çıkmalı ve korumalıdır.
İstiklal Marşı Kompozisyon
Bugün 12 Mart 2009 İstiklal Marşı’nın kabulünün 88. yıldönümü her konuya duyarlılık gösterip foruma taşıyan arkadaşlarımızın böylesine manevi değeri yüksek olan bu konuya duyarsız kalmaları son derece üzücü. Haddim olmıyarak açmış olduğum bu topik konuya duyarsız kalan arkadaşlarımızın İstiklal Marşı’nın önemini bilmeleri içindir..
Cephelerde kazanılan mücadelenin verdiği bağımsızlık muştusunun insan ruhuna aksiyle İstiklâl Marşımız tezahür etmiştir. Elbetteki zorlu mücadelenin şiirsel ifadeyle destanlaştırılması büyük bir zorluk ve sorumluluk gerektiriyordu. Yani milletimizin düşmana karşı yek vücut halinde yaptığı bağımsızlık mücadelesini duygularla anlatmak, aktarmak çok zordu. Yazılacak marş acaba milletimizin verdiği bağımsızlık mücadelesini ne kadar yansıtabilirdi? Gibi şüpheler Mehmet Akif’in İstiklâl Marşı’nı yazmakta tereddüt etmesine neden olmuştu.
İlk aşamada yazılan şiirler, millî mücadelenin ruhta bıraktığı cereyanları yansıtmakta kâfi gelmemesi üzerine, dönemin Millî Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver’in ricasıyla Mehmet Akif bu muhteşem eserini yazmaya karar verir.
724 şairin katıldığı bu yarışta Mehmet Akif’in marşı birinci olarak seçilmiş, bu marş TBMM tarafından ayakta iki kez okunarak onaylanıştır. (12 Mart 1921) Yarışma için verilen mükâfatı Mehmet Akif, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne bağışlamıştır. Evet bu mükâfatı Türk ordusuna hibe etmiştir. Kızını da okula kaydettirmek için okula verilen harç parasını karşılayamaması bunun karşılığında kolundaki saatini veren Mehmet Akif, milleti için yazdığı marşın maddi boyutunun da kendine tahsis edilmesine razı olamazdı. Çünkü bu topraklar için kan akıtan Mehmetçiğin ulusal ülküsünü destanlaştıran marşın, madde katında hiçbir değeri olmayıp, mânâ katında ise yüce değeri vardı. Bu yüce değer para karşılığında kaybolacaktı. Çünkü biz bu mücadeleyi şehitlerimizin kanıyla, âlimlerimizin mürekkebiyle kazandık. Çünkü bu mürekkep vatan aşkıyla atan kalbin damarlarından çekilmiştir.
Mehmet Âkif, İstiklâl Marşı’nı “Safahat” adlı eserinden konmamış, “Bu marş benim değil, milletimize aittir.” Demiştir. Allah’ın bir daha İstiklâl Marşı yazdırmaması için dua etmiştir.
Aruz vezniyle yazılan İstiklâl Marşımız on bölümden ve kırk bir dizeden oluşmaktadır. Dönemin dili olan Osmanlıca ile yazılmıştır. Türk Milleti’nin başından geçen badireler ve bu makus kaderini yenmek için gösterdiği kahramanlıklar, verdiği şehitler, geçmişine ve kültürüne olan bağlılığı ve benzeri millî duyguları işlemiştir. Diğer eserlerinde olduğu gibi İstiklâl Marşımız’da da medeni üstünlüğümüzü kaybettiren sebepler asırlardır süren cehalet, sebatsızlık, tembellik ve kendine güvensizliktir. Yoksa İslâm dini ilerlemeye asla engel değildir. Bu bakımdan bir an önce bu kötü vasıflardan kurtulmak ve batı’yı teknolojik açıdan örnek alarak aradaki medeniyet mesafesini kapatmak gerekirdi. Bunun için de İslâm dinini asırların üzerine yığdığı tozlardan sıyırmak, onu kuruluşu devrindeki gerçek esaslarına, yapıcı gücüne yeniden kavuşturmaktır. Milletimizin bu zorlu mücadelesine iştirak etmiş ve bizlere bu güzel eserini kazandırdığı için şairimizi rahmetle anıyoruz
Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın…
Milli marşlar, hürriyet, özgürlük, kahramanlık ve coşkuları ifade eden eserlerdir. Resmi tören ve toplantılarda önemli günlerde milli marşlar çalınarak ve söylenerek bu duygular ifade edilmiş olur.
Milli marşımız, İstiklâl Marşı, Türk ulusunun, hürriyet özgürlük, kahramanlık ve coşkularının ifade edildiği bir marştır. Kurtuluş Savaşı sonrasında, Türk ulusunun özgürlük ve hürriyet duygularının bir ifadesi olarak, şair Mehmet Akif Ersoy tarafından yazılarak, Osman Zeki Üngör tarafından bestelenmiştir.
Türk halkının Kurtuluş Savaşı’nda vermiş olduğu kahramanca mücadele, hürriyet özlemleri, kahramanlıkları ve millet olarak yaşadığı coşku milli marşımızda anlatılmaktadır. Her ülke marşı söz ve müzikle ifade edilmese de İstiklâl Marşımız söz ve müzikle birlikte icra edilmiştir. Sözleri müziğinin sağladığı etkiyi daha da anlamlaştırmıştır ve sonucunda Türk halkını temsil etme görevini elde etmiştir. Milli marşımızı nerede duyarsak, ayağa kalkar, düzgün bir duruş sergileyerek ve ulusumuzu temsil ettiğinden dolayı saygımızı göstererek, onu dinler ve iftihar ederiz. İstiklâl Marşımız milli duygularımızı en yüksek seviyelere ulaştıran ve bize geçmişimizi hatırlatan bir marşımızı olduğundan ona her zaman için gereken saygı ve değeri veririz. Aynı zamanda geçmişimiz ile geleceğimiz arasındaki önemli bir köprü olarak da görmeliyiz.
Alıntıdır:
istiklal marşı kompozisyon
İstiklal Marşı’nın Kabulü
Türkiye’de ilk defa bir milli marş yazılması teşebbüsü, 1920’de Genel Kurmay Başkanı İsmet İnönü tarafından yapıldı. Maarif Vekili Dr. Rıza Nur’u ziyaret eden İsmet İnönü, Milli heyecanı koruyacak, milli azim ve imanı besleyecek, zinde tutacak bir marşın yazılmasını, ordu adına teklif etti. Yarışma Maarif Vekaletinin genelgesiyle okullara duyuruldu ve basın yoluyla da “Türk şairlerinin nazarı dikkatine” sunuldu.
Yarışmaya 724 parça şiir katıldı. Fakat hiçbirisi milli marş olmaya layık görülmedi. Böyle bir marşın ancak Mehmet Akif tarafından yazılabileceği ve para meselesinden dolayı yarışmaya katılmadığı da ağızlarda dolaşıyordu. Hasan Basri Bey, para meselesinin kaldırıldığını söyleyerek, Akif’in yarışmaya katılmasını sağladı. Mehmet Akif’in şiiriyle birlikte üç parça, orduya gönderilerek, asker üzerinde tesiri en fazla olan eserin tespit edilmesi istendi.Cevap olarak Mehmet Akif’in şiirinin beğenildiği bildirildi.
Maarif Vekaleti tarafından gönderilen İstiklal Marşı teklifi gündeme alındı. Başkanvekili Hasan Fehmi Efe’nin başkanlığındaki toplantıda ele alınan marşın tab ve tevziine karar verildi.
Marş, Hamdullah Suphi tarafından Meclis’te okundu. Büyük bir coşkuyla dinlenen marş, sık sık alkışlarla kesildi. Marşın kabul edilmesi, 12 Mart 1921 tarihindeki toplantının öğleden sonraki oturumunda ele alındı.
Akif’in marşının oya sunulması kararlaştırıldı ve “Oy birliği ile kabul edildi.” Marş teklif üzerine en son ayakta dinlendi. Kahraman orduya ithaf edilen marş, İstiklal marşı olarak kabul edildi. Akif “Onu milletime ve kahraman ordumuza hediye ettim. Zaten o milletin eseridir, milletin malıdır. Ben yalnız gördüğümü yazdım” dedi ve bu marşı Safahat’a almadı.
Alıntıdır:
Dünya coğrafyasında yer alan her devletin bir tarihi, bir kültürü, sınırı belli olan toprağı, yönetim biçimi, dili ve milli marşı gibi kendine has değerleri vardır. Bu değerler halk tarafından benimsenen, kabul edilen gerektiğinde uğrunda canını feda edebileceği özelliğe sahiptir. işte milletimizin maruz kaldığı milli mücadele yıllarının o zor ve heyecanlı günlerin imanlı havasını ve manasını terennüm eden ve kalplere kuvvet heyecan veren; Mehmet Akif ERSOY tarafından yazılıp milletimize ağan edilen İSTİKLAL MARŞI 12 Mart 1921 tarihinde TBMM tarafın::an kabul edilmiştir. Büyük Milli Şairimiz istiklal Marşımızın ve Sefahat destanımızın yazarı ehmet Akif ERSOY, bizler için, her bakımdan örnek bir şahsiyettir. anlı ve ahlaklı hayatı, mert ve sarsılmaz karakteri ile bu büyük adam, edebiyatıımızın gerçek bir temsilcisi olmuştur.
I. Dünya Savaşı sonunda Osmanlı Devletinin yenik düşmesi ve Mondantlaşmasının imzalanmasıyla vatan toprağı 1918′den itibaren işgale uğramıştır. Bunun üzerine uzun ve parlak bir geçmişe sahip milletimizi Milücadele ruhuyla bir bağımsızlık hareketine girişmiş ve bunda da başaolmuştur. İşte bu yüce mücadelelerin ifadesi olan istiklal Marşı, milletimizin gönlünde müstesna bir yere sahiptir. istiklal marşıarı, milletlerinin tarihi ve kültürel birikimlerini, milli karakterlerini ve ulusal kurtuluş mücadelelerini özetleyen kutsal marşıardır. Büyük Türk Milleti, koskoca bir devletten sonra yurdunu işgal eden düşmandan, elinde kalan son kara parçasını da büyük ve kanlı bir mücadeleden sonra kurtarmayı başarmıştır.
Her milletin bir istiklal Marşı olduğu, Türk milletinin de bir istiklal Marşının bulunması gerektiği fikri üzerine TBMM tarafından bir “Milli Marş” yazılması için zamanın Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver başkanlığında bir heyet kurulmuş ve bir yarışma açılmıştır. Komisyona yaklaşık 724 şiir gelmesine rağmen hiçbiri layık görülmemişti. Dostları ve dönemin Milli Eğitim Bakanı Tanrıöver, istiklal marşının Akif tarafından yazılmasını istemektedirler. Ancak Akif, sürecin yarışma biçiminde düzenlenmesi sebebiyle katılmayı düşünmemekte, nihayet beş yüz liralık para mükafatını da böylesi onurlu bir iş için uygun bulmamaktadır.
Neticede, (Hasan Basri çantay’ın da özel çabasıyla) ikna edilir, mükafatın başka bir yere bağışlanabileceği bildirilir; bu gelişmelerden sonra Aki Marşı kaleme alır. 12 Mart günü TBMM’de Tanrıöver tarafından okunan şiiri bütün milletvekilleri ayakta dinlerler; her kıta, hatta bazen her mısra arkasından heyecanla alkışlarlar, nihayet istiklal Marşı olarak kabul ederler. Akif Ersoy, millete adadığı bu şiirin şairi olarak artık kendini görmez ve istiklal Marşını Safahat kitabına almaz. Kendisine niçin böyle yaptığı sorulduğunda “Çünkü onu milletimin kalbine gömdüm,” der.
Hayatının sonlarında milli mücadele ile ilgili bir sohbette söz istiklal marşına geldiğinde büyük şair şunları söylemiştir: “istiklal Marşı o günler ne samimi, ne heyecanlı günlerdi. O şiir, milletin o günkü heyecanının bir ifadesidir. Bin bir facialar karşısında bunalan ruhların, ızdıraplar içinde kurtul’:lş dakikalarını beklediği bir zamanda yazılan o marş, o günlerin kıymetli bir hatırasıdır. O şiir bir daha yazılamaz. Onu kimse yazamaz. Onu ben de yazamam,. Onu yazmak için o günleri görmek, o günleri yaşamak lazım. O şiir artık benim değildir. O, milletin malıdır. Benim millete karşı en kıymetli hediyem budur.” 9 Eylül 1922′de yurdumuz düşmanlardan temizlendikten sonra, sıra istiklal Marşımızın bestelenmesi işine geldi. Daha önce düzenlenen yarışma savaş şartları nedeniyle sonuçsuz kalmıştı. istiklal Marşımız, Ankara’da ve istanbul’da değişik bestelerle çalınmaktaydı.
Mustafa Kemal Paşa, Osman Zeki ÜNGÖR’ün bestesinin güzel olduğunu duymuştu. Sanatçı Osman Zeki ÜNGÖR, Ankara’ya çağırıldı. Mehmet Akif’in güftesi, Atatürk’ün önünde, Osman Zeki ÜNGÖR’ün bestesine göre seslendirildi. Atatürk ve diğer dinleyenler bu besteyi çok beğendiler. O günden beri Osman Zeki ÜNGÖR’ün bestesi Türk Milli Marşı olarak kabul edilmiştir. istiklal Marşımız, gerek şiir, gerekse ezgi olarak yıllardır milletimizin göğsünü kabartmaktadır. Zor günlerde milletimizin moral kaynağı olmuştur. İstiklal Marşımızın gerek şiir, gerekse ezgi (müzik) olarak doğru söylenmesi çok önemli ve hassas bir gerekliliktir. Eksik veya yanlış söylenmesi anlamını da zedelemektedir. İstiklal Marşımızın, gerek şiir, gerekse beste olarak çok zengin bir anlamı vardır. Bu anlam içinde ulusal kurtuluşumuz, sonsuz egemenliğimiz, kahramanlığımız, eşsiz anlatımlarla ifadesini bulmaktadır. İstiklal Marşımız; kalbimizdeki ortak duygu ve heyecan, bileklerimizdeki güç, göğüslerimizde atan coşkulu yürek ve alınlarımızda parıldayan gururdur.
İstiklal Marşı ile ilgili örnek kompozisyonlar
Orta Asya’dan gelerek Anadolu’yu kendisine yurt edinen milletimiz, hiçbir millete zulüm etmemiş, bilakis kendi sınırları içerisinde olan diğer toplumların özgürce yaşaması için bütün koşulları yerine getirmiştir. Buna rağmen en ufak bir güçsüzlük döneminde bile bazı devletlerin saldırılarına maruz kalmış, hatta kendi tebaasında bulunan azınlıkların bile ihanetine uğrayarak zor dönemler geçirmiştir.
İşte bu zor dönemlerin bilenen ve en acıklı olanı Kurtuluş Savaşı yıllarıdır. Ülke işgal altında bulunurken, gerçek vatansever Türk halkı canı pahasına ülkesinin bağımsızlık mücadelesinde yer almış, kimisi cephede, kimisi cephe gerisinde üzerine düşen görevleri eksiksiz yerine getirmiştir. Mehmet Akif Ersoy’da mücadeleye fikri açıdan büyük destek vermiş, yazmış olduğu İstiklal Marşı ile Türk Milletinin yüreğinde kopan fırtınaları dile getirmiş, cesaretin ve azmin bağımsızlık yolundaki büyük etkisine dikkati çekmiştir.
Mısralarında bağımsızlığın Türk Milletinin hakkı olduğunu dile getiren Akif, cennet vatanımızın ne pahasına olursa olsun düşmana terk edilemeyeceğini anlattığı İstiklal Marşı ile tarih boyunca bağımsızlığa verdiğimiz önemi adeta bütün dünyaya ilan etmiştir.
İstiklal Marşının özünde yatan bağımsızlık vurgusu, bundan böyle de Türk Milletinin büyük önem verdiği konulardan biri olmaya devam edecek, atalarımızın kanları ile sulanmış olan topraklarımızda bulunan ve Türkiye Cumhuriyeti kanunlarının kendisine tanımış olduğu hakları kabul eden herkes, bu bağımsızlık ve özgürlük duygusunun verdiği tadı doyasıya yaşayacaktır. İstiklal Marşını anlayarak okuyan herkes bağımsızlığın ne demek olduğunu çok daha iyi kavrayacak ve ülkesini daha çok sevecektir.
Asırlar boyu hiçbir devletin yada topluluğun esareti altında yaşamamış olan Türk Milleti, içindeki bağımsızlık ateşini sonsuza dek yakmaya devam edecektir.