Biz insanlar da dahil hepimizin canlı bedeninin çok büyük çoğunluğu tamamen sudan oluşmaktadır. Aslında hepimiz hareket eden sularız
Bu yazıda sizlere doğal sistemler ve su ekosistemi arasındaki ilişki ile ilgili kısaca bilgiler sunmaya çalışacağım. Slayt ve Video da eklemeyi deneyeceğim.
Peki Su Ekosistemlerinin Doğal Sistemlerin İşleyişine Etkisi Nedir gelin kısaca birlikte göz atalım…
Su, bütün canlı varlıklarda yüksek oranda bulunan önemli bir maddedir. Örneğin, insan vücudunun % 65′i, bitkilerin ağırlığının % 60-85′i sudan oluşmaktadır. Suyun canlılar üzerinde olduğu kadar başka canlılar ve cansız çevre üzerinde de çeşitli etkileri vardır.
Okyanusların ortalama derinliği 3700 m olmakla birlikte bazı yerlerde çok daha derin çukurlar bulunur. Burada yaşayabilen çok az sayıda canlı, ışıksız ortama uyum sağlayacak biçimde gelişmiştir. Okyanuslardaki bitki ve hayvan türlerinin çoğu ise güneş ışınlarının erişebildiği ilk 100 m’lik derinlikte yaşar. Okyanuslarda geniş kumluk alanlar, yüksek dağlar, bitki ve hayvan toplulukları barındıran bölgeler bulunur. Okyanus ekosistemi içinde her birinin kendi çevresi ve çeşitli yaşam biçimleri bulunan çok sayıda farklı boyutlarda ekosistemler yer alır. Bu ekosistemler içerisinde farklı türlerde canlılar yaşamaktadır .

Okyanuslar iklim üzerinde önemli rol oynar. Okyanuslar, atmosferle sürekli ısı alış verişinde olduğundan ekvatordaki ısı enerjisinin dağılmasına katkıda bulunur. Yerkürenin ısı bilançosu, ısının yalnız yarısının hava ile taşındığını göstermektedir. Kalanı ise okyanus akıntılarıyla taşınmaktadır. Örneğin, Gulf Stream (Golf Sitrim) sıcak su akıntısı, Meksika Körfezi’nden başlayıp Atlas Okyanusunu geçerek İngiltere’ye ulaşır. Bu akıntı günde 97 km hızla dünyadaki bütün nehir sularının yaklaşık 100 katı civarında bir su kütlesini hareket ettirir.

Okyanusların yüzeyinde dalgaların etkisiyle her an sayısız küçük hava kabarcığı patlamaktadır. Deniz tuzlarınca zengin, pek çok su damlacığı atmosfere fırlatılmaktadır. Bu süreç, aslında biyosfer dengesi için son derece önemlidir. Okyanuslardan atmosfere taşınan toplam tuz miktarının yıllık 10 milyon ton olduğu hesaplanmıştır. Havada asılı durumdaki küçük tuz kristallerinin yoğuşma olayında önemli etkileri vardır. Aerosol denen bu küçük parçacıklar, bulutların oluşumunu sağlar. Aerosoller olmasaydı iklimler çok daha kurak olurdu.

Yağmur damlaları yere düşerken havada bulunan aerosolleri yakalayarak toprağa indirir. Yağışlarla toprağa inen bu tozlar, tarlaların verimini arttırmak için kullanılan geleneksel gübrelerin bazılarının küçük örnekleridir (kalsiyum, magnezyum, potasyum vb. metallerin fosfatları ve sülfatları). Her yıl yağmurlarla kara parçalarının yüzeyine 150 milyon ton gübre düştüğü tahmin edilmektedir.
Akarsular, ekosistemlerin önemli bir parçasını meydana getirir. Akarsuyun yer altına sızan kısmı akiferleri, yüzeysel akışa geçen kısmı da deniz ve okyanusları besler. Akarsular birçok bitki ve hayvan türü için yaşam alanı oluşturur. Akarsuların hızı, fiziksel ve kimyasal özellikleri akarsuyun barındırdığı hayvan türü ve sayısı üzerinde etkili olan faktörlerin başında gelir.
Bir akarsuda eğim kesintileri ve çağlayanlar varsa biyolojiik üretim ve çeşitlilik az olur. Yatak eğiminin fazla olduğu yerlerde bol miktarda alüvyal malzeme taşınıyorsa akarsu bulanık bir görünüm arz eder. Suyun bulanık olması birçok canlı için olumsuz sonuçlar doğurur.

Genellikle akarsuların yukarı çığırında topografya daha engebeli, eğim fazla olduğu için akış hızlıdır. Burada genellikle bazı böcek türleri ile alabalıklar yaşar. Orta çığırda eğim biraz azalır ve vadi genişlemeye başlar. Bu kesimde balık türleri artar. Eğimin azaldığı ve akışın yavaşladığı aşağı çığırda planktonlar artar. Akarsu denize ulaşıyorsa ağız kesimlerinde tatlı su ve tuzlu su birbirine karışır. Buralar bitki ve hayvan türleri bakımından zengin alanlardır. Akarsuların taşıdığı elementler ve besin maddeleri buralardaki biyolojik çeşitliliği artırır. Akarsu ağızları mikroorganizmalardan kuşlara kadar birçok canlının barındığı yerlerdir.