Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk şüphesiz dine önem verirdi ve dinin en doğru şekilde anlaşılmasını isterdi.
Peki Atatürk ün dinin anlaşılmasına verdiği önem ile ilgili ne biliyoruz?
İşte Atatürk ün din eğitiminin değeri, okullarda dinin öğretilmesine gösterdiği önem hakkında kısa yazı makale kompozisyon…
Atatürk’ün Dinin Anlaşılmasına Verdiği Önem
Din, insanlık tarihi boyunca daima var olmuş evrensel bir gerçektir. Yüce Allah, ilk insan Hz. Âdem’i aynı zamanda ilk peygamber olarak görevlendirmiş ve insanlara dinini göndermiştir. Dinin amacı, insanlara Allah’ı tanıtmak, insanları doğru yola sevk etmek ve insanların hem bu dünyada hem de ahir ette mutlu olmalarını sağlamaktır.
Dinin toplumların ilerlemesinde ve gelişmesinde ne derece önemli bir rolü olduğunu bilen Atatürk, bunun için dinin gerçek manada anlaşılması gerektiğini belirtmiştir. O bir sözünde;”Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur. Yalnız şurası vardır ki, din, Allah ile kul arasında bir bağlılıktır.” diyerek dinin, toplum hayatında gerekli bir müessese olduğunu ifade etmiştir.
Bir toplumda millî kültür ve kimliğin oluşmasında dinin önemli bir etkisi vardır. Din, milletlerin birlik ve beraberlik içinde yaşamasına katkı sağlamaktadır. İslam dininin birleştirici, bütünleştirici emir ve tavsiyeleri, bizim milletimizi bir arada tutan önemli bir etkendir. Atatürk bu konuda;” Milletimiz, din ve dil gibi kuvvetli iki fazilete sahiptir. Bu faziletleri hiçbir kuvvet, milletimizin kalp ve vicdanından çekip alamamıştır ve alamaz.” demiş ve milletimizin kalbinden İslam dinini kimsenin söküp atamayacağını ifade etmiştir.

Bir toplumda milli kültür ve kimliğin oluşmasında dinin önemli bir etkisi vardır. Din, milletlerin birlik ve beraberlik içinde yaşamasına katkı sağlamaktadır. İslam dininin birleştirici, bütünleştirici emir ve tavsiyeleri, bizim milletimizi bir arada tutan önemli bir etkendir. Atatürk bu konuda;” Milletimiz, din ve dil gibi kuvvetli iki fazilete sahiptir. Bu faziletleri hiçbir kuvvet, milletimizin kalp ve vicdanından çekip alamamıştır ve alamaz.” demiş ve milletimizin kalbinden İslam dinini kimsenin söküp atamayacağını ifade etmiştir.
İslam’ın son ve mükemmel din, Peygamberimiz (sav)’in de son peygamber olduğunu her fırsatta vurgulayan Atatürk, Türk milletine de dindar olmayı, dinini öğrenmeyi öğütlemiştir. Atatürk, dinimizin akıl ve mantığa uygun olduğunu da şu sözleriyle belirtmiştir :”Bilhassa bizim dinimiz için herkesin elinde bir ölçü vardır. Bu ölçü ile hangi şeyin bu dine uygun olup olmadığını kolayca takdir edebilirsiniz. Hangi şey ki akla, mantığa halkın menfaatine uygundur; biliniz ki o bizim dinimize de uygundur. Bir şey akıl ve mantığa, milletin menfaatine, İslam’ın menfaatine uygunsa kimseye sormayın. O şey dindir. Eğer bizim dinimiz aklın mantığın uyduğu bir din olmasaydı mükemmel olmazdı, son din olmazdı!’
İslam dininin yüceliğini her zaman vurgulayan Atatürk, “Din vardır ve gereklidir. Temeli çok sağlam bir dinimiz var. Malzemesi iyi, fakat bina, uzun asırlardır ihmale uğramış. Harçlar döküldükçe yeni harç yapıp binayı takviye etmek gereği duyulmamış. Aksine olarak, birçok yabancı unsur, binayı daha fazla hırpalamış.” demiştir. Ancak Atatürk, dinin özü ile tarih boyunca dinin içine girmiş ve gelenekselleşmiş olan yanlış uygulamaları, eklemeleri ve hurafeleri, birbirinden ayırmaktadır. Ona göre dinin temelinde var olan canlı, yaratıcı ve dinamik karakter,zaman içersinde oluşan din dışı uygulamalarla karışmış, hangisinin din, hangisinin ise din dışı olduğu belirsiz bir hale gelmiştir. Atatürk, dinin özü ile tarih boyunca oluşan bu geleneksel yorumların birbirinden ayrılmasını, dinin
gerçek yönünün ortaya çıkarılmasını istemektedir.
Atatürk, dinin doğru anlaşılması ve topluma doğru bir şekilde anlatılması için çeşitli çalışmalar başlatmıştır. Din işlerinin daha sağlıklı ve ehil kimseler tarafından yürütülmesi için Diyanet İşleri Başkanlığını kurdurmuştur. Diyanet İşleri Başkanlığının çalışmaları ile topluma, din konusunda doğru bir bilgilendirme yapılmaya başlanmıştır. İslam dininin inanç, ibadet ve ahlak esasları daha sistemli bir şekilde anlatılmıştır. Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır’ın hazırladığı “Hak Dini Kur’an Dili” adlı Türkçe Kur’an tefsiri ve Babanzade Ahmet Naim’in ve Kamil Miras’ın hazırladığı, “Sahihi Buhari Muhtasarı Tecridi Sarih Tercemesi” adlı hadis kitabı, Türk toplumunun
dinini asıl kaynaklardan öğrenmeleri için onların hizmetine sunulmuştur.