Ünlü ozanımız Aşık Veysel boşuna dememiş “benim sadık yarim kara topraktır” diye. Eskiler toprağın kıymetini iyi bilirlerdi. Toprakların insanların hayatındaki yeri bakımından ne kadar değerli olduğunu bu tip şarkılarla dile getirirlerdi.
Bu yazıda toprak neden insanlar için önemlidir sorusuna hem kısaca özet hem de uzun ayrıntılı yanıt vermeye çalışacağız.
Bitkilerin yaşayabilmesi ve çoğalabilmesi için toprak örtüsüne ihtiyacı vardır. Eğer toprak olmasaydı; bitki yetiştirilemeyecek, ormanlar yok olacak, oksijen düzeyi düşecek, tarım yapılamayacak, hayvanlar ve insanlar yiyecek bulamayacak ve dünyadaki yaşam tamamen sona erecekti.
Topraklar sayesinde bitki örtüsü hayatta kalabiliyor ve yaşamamız için gerekli olan oksijen düzeyi koruyor. Hayvanlar bitki örtülerinin meyvelerini, sebzelerini, yapraklarını yiyerek hayatta kalıyor. İnsanlar de meyveleri, sebzeleri, yaprakları ve hayvanlardan elde edilen gıdalarla beslenerek hayatta kalabilmektedir. Bu nedenle topraklar sadece insanlar için değil, dünyadaki tüm canlılar için gereklidir.
Toprağın İnsan Hayatındaki Yeri ve Önemi,
Toprağın İnsan Yaşamı İçin Önemi,
Toprak canlıların önemli yaşam alanlarından biridir. Milyonlarca canlıya barınma imkânı sağladığı gibi tarımın üzerinde yapıldığı alan olması sayesinde her türlü besinin de ana kaynağıdır. İnsanların hayatlarını devam ettirebilmeleri için ihtiyaçları olan besin maddelerinin en önemli yetişme alanıdır. Seramik çanak çömlek vb kullanım alanları vardır. En önemli sorunu toprakların kirletilmesi ve erezyondur. Ayrıca toprağın verim gücü topraktan faydalanmayı etkilemektedir. Özelliklerine göre faydalanma yoğunlukları da değişir. Verimli alanlarda nüfus daha yoğun verim azaldıkça nüfus ve yerleşme sayısı azalmaktadır.
Toprakların insan yaşamındaki yeri nedir
Toprk tm canlılar icin büyük önem taşır kimi canlıya br yuva olur kimi canlı yada ürn verir iste biz insanlar toprktan tarm yolyla yararlanırz ve sebze meyve toprkta yetişir roprk olmasaydı zatn bizde olmazdk çünkü biz insanlarda toprktn yarstıldk toprk aynı zamn da bitkilete hem yuvadr hemde bitkinin beslenme kaynağıdır toprksz dnya düsünülmez toprk insalara besnini verr yemesi gereknleti verr yediğimmiz meyve sebze iste burdan gelr bnlar icin ve doğal olark bizm icin buyuk onm taşımakta bizm bsn kaynağımız diyebilirz
Toprağın insan hayatındaki önemi nedir ?
İnsanın doğadan etkilenerek sosyal yapısını düzenlemesi olgusu en iyi toprak sürecinde tanımlanabilir. Çevremizde gördüğümüz küçücük bir bahçede büyük-küçük, çiçekli-çiçeksiz, meyveli-meyvesiz, güzel kokan-kokmayan, tek yılık-çok yıllık bitkiler aynı ortamda konaklamakta, beslenerek varlıklarını sürdürmektedir. Bunun biz insanlara yansıması ise bizlerde birlikte yaşaya biliriz, bizlerde paylaşabiliriz. Fakat her zaman doğada çınar ağacı olacaktır ve gölgesinde ot bitirtmez, bizim aramızda da ben merkezli hep bana hep bana diyenler olacaktır. Bu diyalektiğin kuralıdır.
Toprakta son yıların teknik imkanları ile birbirinden farklı özelikte, milyonlarca toprak canlısının olduğu ve bunların bir kısmı birbirini destekler bir kısmın ise birbirini yok ederken, bir kısmın da birbirini kontrol etmekte olduğu gözlemlenmiştir. Bütün bu olgular ile büyük bir alemde, canlıların birbirlerini ne denli tamamladıkları görülmektedir. İşte bu noktada insan, bu süreçte halkanın dışında değil, halkanın içinde bulunmaktadır. Topraktan insana beslenme zincirinde bütün cananlıların bir şekilde topraktan beslenerek, bir sonraki aşamaya, besin kaynağı hazırladıkları belirlenmektedir. İşte topraktaki beslenme zincirinde meydana gelebilecek bir aksama, insanın beslenme ilişkisini bozacaktır. İnsan davranışlarının altında, temelde beslenme (enerji) kaygısı bulunmaktadır…
Gelişmenin temelinde de yeme-içme, barınma diğer bir ifade ile enerji bulunmaktadır. Yeryüzünün yaşam kavgası da enerji temin etme ile başlamıştır. İnsanın enerji temininde diğer canlılardan daha üstün gelmesi, enerji temin etme yöntemlerini ve kaynaklarını da farklılaştırmıştır. Günümüzde yaşamsal bir önemi olan her anlamada enerji yaşamın vazgeçilmez tek unsuru olarak üretimi ve tüketimi aşamasında çeşitli çevre sorunlarını da beraberinde getirmektedir. Artan nüfus ve dolayısıyla artan enerji ihtiyacına bağlı olarak, yeraltı ve yerüstü kaynaklarının yoğun bir şekilde tüketilmesi ve beraberinde ekolojik dengenin bozulması artık hepimizin bilgisi dahilindedir. Doğal ekosistemler, dinamik bir yapı içerisinde kendilerine özgü ve süreklilik gösteren bir denge içerisinde işlevlerini sürdürürler. Çevre bu ekosistem içerisindeki canlı ve cansız bileşenlerinin bir etkileşimi olup, dinamik bir denge içerisinde hareket etmektedir. Hava, su ve toprak bu çevrenin fiziksel ve kimyasal unsurlarını, hayvan, bitki ve mikroorganizmalar ise biyolojik unsurlarını teşkil etmektedirler. Biyosfer (yaşam katmanı) en büyük biyolojik birim olup, yaşam için gerekli tüm sistemlerin bir bütün olarak değerlendirilmesini sağlar. Biyosfer bütün etkileşimler sonucu belirli bir denge esasına göre işlediği için, dünyanın herhangi bir noktasında meydan gelebilecek herhangi bir fiziksel, kimyasal ve biyolojik değişme bir başka bölgede etkisini gösterecektir. Artan dünya nüfusuna bağlı olarak yetersiz ve dengesiz beslenme sonucu özellikle de kapalı ve bölgesel beslenme kültürünün hakim olduğu kırsal kesimlerde, başta kadınlar ve çocuklar olmak üzere büyük beslenme sorunu
yaşamaktadırlar. Yetersiz beslenmeye bağlı olarak beyin kapasitesinin düşüklüğü, verimsizlik, erken ve yüksek doğum oranı ve düşük yaşam standartlarına sahiptirler.
Dünyanın genel beslenme sorunları
5 yaşın altındaki çocukların % 30’u normal ağırlığının altında bir kiloya sahiptir. 250 milyon insan A vitamini eksikliği çekmektedir. 3 milyara yakın insana çinko noksanlığı çekmektedir. 3.7 milyara yakın insana demir noksanlığı çekmektedir. 800 milyon kişi açlık sınırında yetersiz gıda almaktadır. 6 milyar insan genelde yetersiz beslenmektedir. 5 yaşın altındaki 158 milyon çocuk yetersiz beslenmektedir. 1.2 milyar insan sağlıksız su tüketmektedir. 1 milyar insan iyot yetersizliği çekmektedir. Demir ve çinko noksanlığı yanında Se, vitamin C, D, folik asit eksikliği çekmektedirler.
Yeterli ve sağlıklı beslenme, üremenin (çoğalmanın) ve uzun yaşamanın temelini oluşturmaktadır. İnsanın besin elementi sağlaması tarımsal çıktılar tarafından sağlanmaktadır. Tarımın olumsuz etkilenmesi sonucunda düşük verim ve beraberinde de düşük beslenmeye bağlı olarak kişiler ve toplum üretkenliğini kaybedecek ve yaşamın her alanında bir durgunluk yaşanacaktır. Bu bakımdan tarımın dolayısıyla da bitkilerin sağladığı besinler dünyadaki nüfusun beslenmesinde önemli bir yer tutmaktadır. Merkezinde insan olan beslenme bugün insanın içgüdüsel ve zorunlu ihtiyaçlarından birisidir. İnsan bünyesi yer küredeki 25 kadar elementin değişik düzeyde ve formda oluşturduğu bileşiklere gereksinim duyarak canlılığını sürdürmektedir. Bu besin elementleri ile organik doku, iskelet, osmotik ilişkilerin kontrolü ve vücut dokularındaki pH dengesi gibi fonksiyonlar sağlanmaktadır. İnsan besinlerini, bitki ve hayvansal kaynaklı olmak üzere, ağırlıklı olarak bu iki kaynağın dışında, su ve az miktarda da olsa havadaki tozlardan alabilmektedir. Topraktan insana beslenme zincirinin en kritik noktası yetersiz ve dengesiz beslenmedir. Bir çok insan yeterli besin alabilmekte fakat dengeli beslenememektedir. Batı toplumunun bugün ki beslenme şekli insanın tükettiği yiyecek kitlesi miktarı yüksek fakat besin elementi ve vitamin dengesi ise o oranda düşük olabilmektedir.
Ağırlıklı olarak ayak üstü atıştırılan yağlı yiyecekler, kola ve alkolü içkiler yüksek kalori içeren yiyeceklerdir. Ancak bu gıdaların mikro-elementler içerikleri oldukça düşüktür. Toprak içerdiği su, hava, organizma, organik madde nedeniyle canlı olarak kabul edilmekte ve canlıların yaşam ortamı olarak da hizmet görmektedir. Toprak bir çok çevresel etkilere karşı tampon görevi görerek zararlı ve zehirli maddeleri tutup filtre ederek taban sularının temiz kalmasını sağlamaktadır. Artan oranda kirletici maddelerin yağmur ve sulama suları ile gelmesi sonucu zamanla topraklar da kirlenmektedir. Bu yönüyle canlılığın devamı için vazgeçilmez fonksiyonlar yüklenen toprak insan için korunması gereken değerli bir varlık olup kirletilmemesi için gerekli önlemlerin alınması zorunludur.
İnsanlığın kısa tarihinin doğa üzerindeki olumsuz etkileri
Doğal çeşitlilik artık yerini tek çeşitliliğe yani mono kültüre bırakmış. Toprak daha yoğun işlenmeye ve daha fazla gübre kullanılmaya başlandı; nihayet bu yoğun girdi sonucu sular ve atmosfer kirlendi ve nihayet topraklar da kirlendi. Hızla büyüyen kentler, tropikal ormanların tahribatı, denizlerin ve ırmakların kirlenmesi, ozon tabakasının incelmesi, küresel ısınma ve asit yağmurları artık dünyanın giderek yaşanamaz bir duruma geldiğinin göstergesi olarak kabul edilmektedir.
Dünyanın uzaydan görünümü
Uluslararası uzay istasyonunda görevli astronot 11 yıl öncesine göre dünyanın çok daha değişik olduğunu bildirmekte ve dünyanın daha çıplak ve özelliklede Türkiye üzerinde büyük bir kum kütlesi görüldüğünü söylemektedir (CNN Türk TV 31 09 2001). Astronot aşağıda yaşayan milyarların bu gerçeği tam göremediğini söylemektedir. Tarım alanlarının önemli kısmını oluşturan 1. sınıf topraklar; yerleşim yeri, fabrika ve işletmelere bırakılmış, bunun yanında tarıma açılmaması gereken 4. sınıf ve üstündeki çoğu mera alanları ise tarım yapılan alanlara dönüştürülmüştür. Bütün bunların sonucu olarak, ülkemiz kuraklığı yüksek düzeyde konuşulur duruma gelmiştir. Kuraklık, çölleşme fakirlikle, fakirlik de GÖÇ ile sonuçlanmaktadır.
Ne yapabiliriz?
Tarımsal kaynakların korunmasına özen gösteren alternatif sistemlere geçilmesi, gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmanın hepimiz için ön koşul olmalıdır. Kaynak koruyucu tarımsal üretim modellerinin yaygınlaştırılması, yönlendirici politikaların uygulamaya alınması, yasal düzenlemelerin yapılması, teknik elemanların ve üreticilerin eğitilmesi geleceğimiz için önem arz etmektedir. Bu açıdan resmi kurumlar, karar verici merciiler kadar, sivil toplum örgütleri, üretici birlikleri ve bizler yaşanılabilir bir çevre için bireysel sorumluluk taşımak zorundayız. Sınırlı doğal kaynaklara sahip dünyamızda, artan çevre kirliliği faktörleri nedeniyle, artık çevreyi temizlemesini bilen yeni teknolojiler ve politikaları geliştirmek zorundayız. Plansız, programsız, basit kar güdüsü ile hareket etmek yerine doğayı ve insanı ön plana alan sürdürülebilir bir yaklaşımla hareket etmek daha akılcı ve zorunludur. Artık insanın üzerinde yaşadığı toprakların felsefi anlamı üzerinde düşünmesi gerekir.
Toprağın İnsan Yaşamındaki Yeri ve Önemi
Bir ulusun üretim yapabilmesi için, içinde yaşadığı toprağa ihtiyacı vardır. Toplumların varlığını sürdürebilmesinin temeli budur. Kurtuluş savaşını kaybetmiş olsaydık, bugünkü topraklarımız başkalarına ait olacaktı ve şimdiki gibi yaşayamayacaktık.
İnsanların hayatlarını devam ettirebilmeleri için toprak gereklidir. Toprak insanın beslenmesini, nefes almasını ve barınmasını sağlar. Ülkemizdeki verimli araziler sayesinde, ihtiyaçlarımızı kendimizi yetiştirebilecek potansiyeldeyiz. Toprakta yetişen ürünleri satan kişiler geçimini bu yolla sağlarlar. Toprak üzerindeki yerleşim alanları sayesinde, insanlar barınma ihtiyaçlarını giderler. İnsanlar buralarda beraber yaşayarak daha güvenli ve kolay yönetilebilir hayat sürmektedir.
Toprak sadece insanların değil hayvanların da temel yaşam alanını oluşturmaktadır. Pek çok havyan toprak altında veya topraktan yaptıkları evlerde yaşayarak hayatlarını devam ettirir. Toprakta yetişen otlarla ve bitkilerle beslenir. Kısaca toprak sadece insan için değil bütün canlılar için önemli bir yer edinmektedir. Bugün bolluk içinde yaşıyorsak toprakların verimli kullanılarak iyi ürünler çıkarılması sonucunda yaşıyoruz. Bunun kıymetini bilmeliyiz.
Toprağın Canlılar İçin Önemi Nedir? Kısa Özet Konu Anlatımı
Toprak, tüm canlılığın kaynağıdır. Birincil olarak bitkilerin yaşaması için toprağa zorunluluk vardır. Eğer toprak olmazsa bitkiler yaşayamaz ve ormanlardan yoksun kalırız. Bu da oksijen seviyesinin düşmesi anlamına gelir. Yiyecek de bulunamaz hale gelir ve insanlar dahil tüm canlılık son bulur.
Hayvanlar ve insanlar bitki örtüsünün sağladığı meyve ve sebzelerden beslenir. Eğer hayvanlar bitkilerden beslenemezse hayvan kalmayacağından insanlar et de bulamaz olur. Tüm gıda tükenir. Bu sebepledir ki toprak sadece insan için değil tüm dünya üzerindeki canlılar için birincil derecede önemlidir.
Toprağın Canlılar İçin Önemi Nedir? Toprağın Canlılar İçin Değeri Nedir?
Toprağın Canlılar İçin Önemi
Yeryüzünün en üst tabakasını oluşturan örtüye toprak denir. Toprak tüm canlıların besin ve hayat kaynağıdır. Bitkiler;insan ve hayvanların,toprakta bitkilerin besin kaynağıdır. Çünkü bitkiler ihtiyaç duyduğu inorganik besin ve suyu topraktan alırlar. Toprağın canlılara sağladığı faydalardan biri de yer altı sularının süzülerek canlıların kullanabileceği hale getirilmesidir.(doğal arıtma)
Toprak Kirliliği
* Toprak kirliliğine neden olan başlıca etmenler;
* Ev, iş yeri ve hastahane atıkları,
* Radyoaktif atıkla
* Hava kirliliği sonucu oluşan asit yağmurları,
* Gereksiz yere ve aşırı miktarda yapay gübre, tarım ilacı vb. kullanılması.
* Tarımda gereksiz yere ya da aşırı hormon kullanımı
* Suların kirlenmesi. Su kirliliği toprak kirliliğine neden olurken, toprak kirliliği de özellikle yer altı sularının kirlenmesine neden olur.
Toprak Kirliliğinin Önlenmesi İçin Neler Yapılabilir?
Toprak kirliliğinin önlenmesi için yapılabilecek bazı şeyler şunlardır;
* Verimli tarım topraklarında yerleşim ve sanayi alanları kurulmamalı yeşil alanlar arttırılmalıdır.
* Ev ve sanayi atıkları toprağa zarar vermeyecek şekilde toplanıp depolanmalı ve toplanmalıdır.
* Yapay gübre ve tarım ilaçlarının kullanılmasında yanlış uygulamalar önlenmelidir.
* Nükleer enerji kullanımı bilinçli şekilde yapılmalıdır.